Etiket arşivi: ilişki

ÇOCUK AŞKI ÖLDÜRMEZ

Çocuktan sonra evliliklerin boyut değiştirdiği doğru ama çocuktan sonra aşk bitiyor mu? Çocuktan sonra da aşık bir çift olmak için ilişkide dikkat edilmesi gerekenler neler?

AŞK, sahip olmaya duyulan şiddetli arzudur. Haliyle aşkın zaten bir ömrü vardır. Ortalama ömrü 1.5 sene olan aşk sevgiye dönüşebilirse eğer ilişki 2 sene daha sürer. Çocuk olduysa, ortalama 2-3 sene daha ilave edebiliriz ilişkiye. Bundan sonra evlilikte aşk yerini tamamlayıcı bir sevgiye dönüştürür. Bu tamamlayıcı sevgi aşkı aratmayabilir, çünkü eşler birbirlerini artık iyice Tanıyor, güçlü ve zayıf noktalarını biliyorlardır. Kişisel sınırlara, kişilik özelliklerine, istek ve beklentilerine göre uyumlu bir hayatı kurmuş ve ufak iniş çıkışlarla yaşıyorlardır. Bu ilişkide de tıpkı aşktaki gibi arzu ve tutku hakim olabilir elbette; ancak çocuğun veya çocukların var olması, bazı durumlarda öncelik olması ve kadın-erkek kimliklerinden çıkıp anne-baba kimliklerine bürünülmesi sebebi ile arzunun ve tutkunun şiddetini azaltabilir.
• Evin içinde yeri geldiğinde anne-baba yeri geldiğinde karı-koca kimlikleriyle var olabilmek çok önemlidir
• Tüm odak çocuk olmamalıdır, çocuk odaklı bir aile olmak yerine anne-baba ve karı-koca kimlikleri arasında sürekli geçişler olmalıdır
• Çocuğun bakımı ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda eşler iş bölümü yapmalıdır.
• İlgi odağının sadece çocuk olmamasına özen gösterilmelidir. Örneğin sohbet konularınız sadece “çocuk” ise ortada bir problem var demektir.
• Uygun şartlar sağlandığında çocuk olmadan dışarı çıkmak, yemeğe gitmek, sosyal ortamlarda bulunmak, ilişkinizin zayıflamasını engelleyecektir
• Çocuktan sonra cinsel hayat bir süreliğine sekteye uğrayabilir, ancak ipin ucunu kaçırmamak gerekir
• Çocuklar, evliliği kurtarmaya yarayan ilk yardım kiti değillerdir, … Devamı

GENÇ BOŞANMALARDAKİ ARTIŞ

(2014 yılı boşanma istatistiklerine göre, boşanan çiftlerin %39,6 sının evlilikleri ilk beş sene içinde sonlanmakta. 2001 yılında bu oranın %42 olduğunu görüyoruz. Yani aslında bu oranda son 13 yılda bir düşüş söz konusu.
Türkiye istatistik kurumu verilerine göre, boşanma sebepleri arasında birinci sırada aldatma, ikinci sırada ilgisizlik-sorumsuzluk, üçüncü sırada ise kötü muamele-dayak geliyor.)
Boşanmayan çiftlerin otomatik olarak mutlu çiftler olduğunu düşünmememiz gerekiyor, belki de boşanamayan, boşanmayı avantajlı görmeyen çiftler onlar. Üstte sayılan sebepler dışında, kadının çalışma hayatında aktif rol alması, kendi ekonomik gücünün olması bir kere boşanılabilirliği arttıran bir etmen. Evlilik hayatına, ilişkiye dair beklentilerin farklı olması veya zaman içinde farklılaşması temel sebep olmakla birlikte çiftlerin ilişkide yaşanılan çatışmaları, iletişim problemlerini, aile içi meseleleri çözebilmek için bile zamanı olmuyor. Zaman olmayınca heves azalıyor, çaresizlik sürecine girilmiş olunuyor. İnsanlar birbirine yeterince zaman ayırmıyor, duygularını paylaşamıyor, beklentilerini aktaramıyor ve problemlerini konuşmak çözmek yerine yalnız kalmayı, sosyal mecralarda kafa dağıtmayı tercih ediyor. Zaman içerisinde mutsuzlukları artıyor ve artık katlanılamaz bir hale geliyor. Hali hazırda genç olan, çevresi geniş olan, para kazanan, kendine güveni olan bireyler ayrılmayı tercih edebiliyor. Yani tahammül sınırı düşmüş olan günümüz çiftleri sıkıntıya gelemiyor, hissettikleri olumsuz duygulardan daha çabuk kurtulmak istiyor.
Farklı kültürlerden, farklı sistemlerden gelen ailelerin çocuklarının birbirini bulması, sevmesi, ilişkilerinin olması ve evlenmesi artık çok daha kolay ve kabul edilebilir bir şey. İnsanlar sosyal medyadan, iş ortamından ve aklımıza bile gelmeyecek farklı yerlerden tanışıp ilişki yaşayabiliyorlar. Ancak evlendikten sonra yani aileler işin içine girdikten sonra kültürel farklar ortaya … Devamı

SAĞLIKLI BİR İLİŞKİDE OLMASI GEREKEN 10 ÖNEMLİ DURUM

Hemen hemen herkes, yaşadığı ilişkinin ne kadar “sağlıklı” olduğunu merak eder durur. Dergilerde testler yapılır, eş dost ile kıyaslanır, çay sohbetlerinde içki masalarında hep ilişkiler konuşulur. Oysa ki bir ilişkinin ne kadar sağlıklı olup olmadığını o ilişkiyi yaşayan kişiler zaten bilir.
Hissedilen mutsuzluk, huzursuzluk, anlaşmazlıklar, çatışma ve endişeler, ilişkinin ne kadar “hastalandığına” işaret eder. İlişkideki “ben “ ve “sen”i kaybetmek, ilişkiyi enfekte eden en önemli unsurdur. Ben ve Sen olamayanlar, sağlıklı “biz”i oluşturamazlar.
İlişkideki sağlıklı sen, ben ve biz i oluşturmak için gerekli olan 10 maddeye bakalım:
1. Her konudaki duygu ve düşüncelerinizi onunla rahatlıkla paylaşabiliyor musunuz?
2. Evin işlerini ve sorumluluklarınızı, adil bir şekilde partnerinizle paylaşıyor musunuz?
3. Baş başa zaman geçiriyor musunuz? Buna hevesli misiniz? Geçirdiğiniz zamandan keyif alıyor musunuz?
4. Cinsel hayatınız sizi tatmin ediyor mu?
5. Bireysel ilgi alanlarınız ve hobileriniz var mı? Bunlara yeterince zaman ayırıyor musunuz?
6. Partnerinizden bağımsız bir sosyal hayatınız var mı?
7. Bir problemle karşılaşıldığında, ortak bir çözüme ulaşabiliyor musunuz?
8. Partnerinizle kısa ve/veya uzun vadeli ortak hedefleriniz var mı?
9. Partnerinizin yokluğunda onu özlüyor, yanındayken iyi hissediyor musunuz?
10. Birbirinizin, birbirinizden ayrı bir özeli-mahremi olduğunu kabul ediyor ve buna saygı duyuyor musunuz?… Devamı