Yazar arşivleri: aadmin

AİLE VE ÇİFT TERAPİSİ

Aileler, toplum içinde yer alan ve kendi içinde alt sistemlere ayrılan alt sistemlerdir. Bu sistemler karı-koca, anne-çocuk, baba-çocuk ve varsa kardeşler arasında olan alt sistemlerdir. Bu sistemlerin içinde bireylerin birbiri ile ilişkisi söz konusudur. Ailede ortaya çıkan her durum, her bir aile bireyi üzerinde etkili olabilmektedir. Ailenin temel üyeleri olan eşler ve çocuklar arasında, zaman zaman davranış kalıbı haline gelmiş zor ve sıkıntılı süreçler yaşanabilmektedir. Bu zorluk ve sıkıntı, ailenin bir ya da birden çok üyesinde, çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. İşleyişte zorluğu olan ailelerde ve ailenin bir alt sistemi olan çiftlerde çoğu zaman bir “tanımlanmış kişi/hasta kişi” nin belirlenmesi ile problemin kaynağı olarak tüm sorumluluğu o kişiye atfetme yönünde bir savunma mekanizması görülebilir. Bu kişiler ise sıkıntıları ile baş etmekte zorlanmakta ve kendi sorunlarını, rahatsızlığını ve bunalmışlığını ifade edememekten şikayet ediyor olabilirler.

Hem bu belirlenen kişinin hem de bütününde ailenin/çiftin sıkıntılı döngüsünden çıkabilmesi ve sistemin rahatlatılması için terapötik müdahaleye ihtiyaç duyulmaktadır. Hem bireyin “birey” olarak kendi psikolojik durumunu gözeten hem de kişinin aile sistemi içinde değerlendirilmesine olanak tanıyan en yaygın ve bu anlamda pratik yaklaşımlardan birisi aile ve çift terapisidir.

Evli/evli olamayan çiftler, boşanma kararı alanlar/alamayanlar, ayrılmak isteyenler, birleşmek isteyenler, partneri ile her türlü sorunu olanlar, cinsel ilişki problemi yaşayanlar, diğer aile üyeleri ile her türlü sorunu olanlar, anne-baba-çocuk üçgeninde sorun yaşayanlar, iletişim problemi yaşayan kişi ve/veya kişiler, aile ve çift terapisinden fayda sağlayabilmektedir.

Aile ve Çift terapisini, bu eğitimi almış uzman kişiler yapabilir. Terapist, tıp doktoru veya psikolog/psikolojik … Devamı

Adam Phillips – Dehşetler ve Uzmanlar’dan seçmeler

  • Bilindiği gibi yalnızca olanaksız olan şeyler bağımlılık yaratıcıdır.

  • Ergen çocuğun yaşadığı temel açmazlardan biri de sadece kendi denetiminin ötesinde olan nesneye güvenebileceğini keşfetmesidir.

  • Ergen, temelde kendini tecrit eden kişidir. D. Winnicott

  • Çok uzun süre beklediğimiz insanlardan keyif almak güçtür.

  • Agorafobisi olan kişi, açıklık bir alana geldiğinde, … , kötü bir şeyin; bir zihinsel durumun diğeriyle ya da bir arzunun bir başka arzuyla değiştokuşundan korkar.

  • Yani agorafobisi olan kişi, mekanın ne amaca hizmet ettiğini ya da kendisinin bu mekanı hangi amaçla kullanmak istediğini bilmektedir.

  • Yolcular kabul etseler de, etmeseler de ölüme doğru seyahat etmektedirler. Freud

  • Annesini fazlasıyla beklemiş olan bebektir ölüme doğru seyahat eden; çünkü başında kimse olmayınca bebek bedenin yalnızlığına hapsolmuştur.

  • Özne hep talep etmekten başka bir şey yapmamıştır; aksi takdirde “ayakta kalamazdı”; bizlerin yaptığı sadece işi kaldığı yerden sürdürmek. J. Lacan

  • Başka bir deyişle psikanaliz bizlere, yanıtları nasıl ve ne için kullandığımızı, neye razı geldiğimizi gösterir.

  • Bilgi arzuya dairdir; neyi istediğimize ve neleri kaçırdığımızı düşündüğümüze dairdir ve arzu daima bir talep biçimine bürünür.

  • Bebeğin ağlaması yorumlanmak zorundadır ve yorum geri tepebilir.

  • Küçük çocuğun bakış açısından dil, ötekilerin kullandığı bir şeydir, hatta ötekilerin ta kendisidir.

  • Tüm yetersizliklerine karşın dil, çocuğun talep etmesinin en iyi yöntemidir.

  • Freud’un kullandığı dilde nevroz, ne istediğini bilmemenin bir yoludur; bir dili öğrenip sonra unutmaya benzer.

  • Psikanaliz, tanımı gereği, hiç varolmamış, sözcükleri aşan bir şeyi değil, kaybedilenleri kazandırır.

  • Nevrotik, çeşitli yetenekleri olan ama kendince geçerli nedenlerle bunları kullanmayan kişidir.

  • Örneğin bir istek, bilebileceğimiz değil de ancak

Devamı

PSİKOTERAPİ ÜZERİNE

  • Yardım edici bir kişiyle yoğun, duygusal yüklülük içeren, güvenli bir ilişki.
  • Hastanın sıkıntısının nedenini içeren açıklama rasyoneli ve acı dindirme yöntemi.
  • Psikoterapi öğrenmeme, öğrenme ve yeniden öğrenmeyle ilişkilidir.
  • Öğrenmemeye, kötü uyuma neden olan kalıplarına karşı daha etkili başetme düzenekleri oluşturma, bu yeni davranışları pekiştirme.
  • Terapistin bakış açısı da içselleştirilir.
  • Bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak etkilemeye çalışılır. Psikoterapi özgül olarak topluma uyumu değil işlevselliğin ve konforun artırılmasını amaçlar.
  • Bazılarını psikoterapi kötü etkileyebilir, bazıları için seçimlik olabilir. Her ilaç gibi psikoterapinin de istenmeyen etkileri ortaya çıkabilir.
  • Bazıları için psikoterapi estetik cerrahiye benzer işlevdedir.
  • Etkili olabilmek için terapist kendini eleştirebilmeyi içeren bir içgörü yeteneği göstermelidir.
  • Toplumsal destek düzeninin bir parçası olma. Etkisinin çoğu eğitimseldir.
  • Yaşam olayları hakkında daha farklı düşünme yolları. Gelecekteki sorunların çözümünde kullanabileceği teknikler.. Bilinçdışını bilince kazandırmakla seçenek sayısı artar.
  • İçgörünün illa değişimle sonuçlanmayabileceği vurgulanmalıdır.
  • Dünyadaki tüm insanların psikoterapiye gereksinimi olduğunu söylemek, dünya kadar düşmanca duygu demektir. Tanrının (asıl) psikoterapiye gereksinimi olduğunu öne sürmektir.
  • Bir hocası, kendinin öğrenmesi 50 yılını almış olan şeyi öğrencilerinin ortaya çıkartmasını istemiş; bunun özündeki çelişki.
  • Hasta belli durumlarda nasıl yaşadığını anlatarak terapi ilişkisinin nasıl olmasını beklediğini açığa vurabilir. İki tarafın, ilişkinin nasıl olacağında bir uyuşma/uzlaşmaya gitmeleri beklenir.
  • Bazı hastalar “mutat paylaşan” olmayı oynarlar, ama bağımlılıklarını doyuruyor olabilirler.

 

BENLİK GÜCÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ

  • Düş kırıklığına, gereksinimlerinin doyurulmamasına dayanma gücü.
  • Kendinin istenmedik, hoşlanılmayacak yanlarına bakabilme istekliliği.
  • Tam bir ego manometresi yoktur.
  • Okul başarısı, akademik başarıları (iç yetenekleriyle ilgili).
  • Yetkeci ortamda nasıl idare ediyor.. Aksi bir durumun zorlarına nasıl dayanıyor?
Devamı

ZEKA GERİLİĞİ

Ortalamanın önemli derecede altında yani IQ testinde yaklaşık 70 puan veya daha altında bir IQ olması durumudur. Başlangıcı 18 yaşından öncedir. Kişinin, yaşı için beklenen ölçüleri karşılamadaki yetersizlikleri ve bozuklukları vardır. Kişi, iletişim, kendine bakım, ev yaşamı, toplumsal beceriler, toplumun sağladığı olanakları kullanma, kendi kendini yönetme, okuldaki beceriler, sağlık ve güvenlik alanlarında problem yaşar. Hafif, orta, ağır, ileri derece olarak sınıflandırması vardır.… Devamı

ÖĞRENME BOZUKLUKLARI

  • Okuma Bozukluğu
    Kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma başarısı beklenenin önemli derecede altındadır. Bu durum, okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini bozmaktadır.Kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma başarısı beklenenin önemli derecede altındadır. Bu durum, okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini bozmaktadır.
  • Matematik Bozukluğu
    Kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, matematiksel becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır. Bu bozukluk, okul başarısını veya matematik becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini bozmaktadır.
  • Yazılı Anlatım Bozukluğu
    Kişinin kronolojik yaşı, zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, yazma becerileri beklenenin önemli derecede altındadır. Bu bozukluk, okul başarısını veya yazılı metin derlemeyi gerektiren günlük yaşam etkinliklerini (dilbilgisi kuralları yönünden doğru cümleler ve iyi düzenlenmiş paragraflar yazma gibi) önemli ölçülerde bozmaktadır. Kişilerde okuma bozukluğu, matematik bozukluğu, yazılı anlatım bozukluğu bir arada görülebilir.
Devamı

KONUŞMA BOZUKLUKLARI

  • Sözel Anlatım Bozukluğu
    Kullanılan sözcük sayısının çok sınırlı olması, dilbilgisi yönünden zaman seçiminde hatalar yapma, sözcükleri anımsamakta veya gelişimine göre uygun uzunlukta ve karmaşıklıkta cümle kurmada zorluk çekme belirtileri vardır.
    Bu bozukluk, kişinin okul başarısını, mesleki başarısını, toplumsal iletişimini bozmaktadır.
  • Karışık Dili Anlama – Sözel Anlatım Bozukluğu
    Sözel anlatım bozukluğu belirtilerinin yanı sıra, sözcükleri, cümleleri veya uzamsal terimler gibi özgül birtakım sözcükleri anlamada güçlük çekme durumudur. Bu bozukluk okul başarısını, mesleki başarıyı veya toplumsal iletişimi bozmaktadır.
  • Fonolojik Bozukluk
    Yaşına göre, gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamama, yanlış sesler çıkartma, kullanma, söyleme, bir sesin yerine başka bir ses söyleme (“k” sesi kullanacaksa “t” sesinin kullanması gibi), veya sonraki sessiz harfin söylenmesi gibi atlamalar yapma durumudur. Bu bozukluk okul başarısını, mesleki beceri ve toplumsal iletişimi bozmaktadır.
  • Kekeleme
    Konuşmanın olağan akıcılığında zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur. Ses ve hece yinelemeleri, sesleri uzatma, ünlemlemeler, sözcüklerin parçalanması (bir sözcük içinde ara vermeler), duyulabilir ya da sessiz bloklar (konuşma sırasında doldurulan ya da doldurulamayan ara vermeler), dolambaçlı yoldan konuşma (söylenmesi zor sözcüklerden kaçınmak için bu sözcüklerin yerine başka sözcükleri kullanma), sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme, tek heceli sözcük yinelemeleri şeklinde görülür. Bu bozukluk okul başarısını, mesleki başarıyı ve toplumsal iletişimi bozmaktadır.
Devamı

YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR

  • Otistik Bozukluk (Otizm)
    Yaygın gelişimsel bozuklukların en bilineni otistik bozukluk olup çocuğun oyunlarda, sosyal etkileşimde ve sözel iletişimlerinde bozukluklar göstermesi ve basmakalıp (stereotipik) bir davranış örüntüsünün olması ile karakterizedir. Otizmde birey, dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine özgü bir iç dünya yaratır. Genellikle 3 yaş öncesindeki çocuklarda ortaya çıkar ve yaşam boyu devam eder. Ancak çocuk 3 yaşını doldurduktan sonra da otistik davranış özellikleri gösterebilir.Özellikle küçük yaşlarda otizm, belirtileri ve seyri bakımından otizm dışındaki bazı hastalık ve bozukluklarla karıştırılabilmektedir. Bunlar arasında; sağırlık, çocukluk çağı depresyonu, çocukluk çağına özgü konuşma sorunları, zeka geriliği ve dikkat eksikliği–hiperaktivite bozukluğu sayılabilir.

    Otizmin İlk Belirtileri

    • Göz temasında yaşanan sorunlar, göz göze gelindiğinde anlamlı bir iletişimin kurulamaması,
    • İnsanlara karşı dikkatinin gelişmemesi,
    • Bebeğin ihtiyaçlarını ifade etmek için değişik ağlamalar kullanması,
    • Nesnelerle ilgilenmemesi,
    • Kucağa alınınca susmaması ya da kucağa alınmaya direnmesi, otizmin ilk belirtileri arasında sayılabilir.

    Otistik bir bebeğin altı aylık olduktan sonra otizm ile ilgili ortaya çıkan belirtileri;

    • Bebeğin ağzına bir şey koymak istememesi, yiyecek ve içecekleri reddetme,
    • Seslenildiğinde tepki vermeme,
    • Çevreye karşı ilgisizlik
    • Taklit becerisinin gelişmemesi,
    • Akranlarına kıyasla belirgin sakinlik,
    • Kişilerden ve/veya nesnelerden korkup aşırı tepkiler verme,
    • Basmakalıp (stereotipik) hareketler şeklindedir.

    Sıklık ve Yaygınlık: Otizmin erkek çocuklarda görülme oranı kız çocuklarından 3 – 4 kat daha fazladır. Her 10.000 kişiden 5’i tipik otistik tanısı alırken yaklaşık olarak 15 – 20 kişi de otistik davranışlar göstermektedir.

    Otistik Çocukların Özellikleri:

    • Göz teması kuramazlar, biriyle göz göze geldiklerinde sanki boşluğa bakıyor gibi dururlar ya da çok kısa süreli göz temasları
Devamı

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE YIKICI DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

  • Dikkat Eksikliği / Hiperaktivite Bozukluğu
    Dikkat süresindeki kalıcı ve sürekli kısalık, engellenmeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklık ve huzursuzluktur. Bu bozukluğu gösteren çocuklar; çoğu zaman dikkatlerini ayrıntılara veremez veya okul ödevlerinde, işlerinde veya diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yaparlar. Çoğu zaman aldıkları görevlerde veya etkinliklerde dikkatleri dağılır. Kendileriyle konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi görünürler. Üzerlerine aldıkları görevleri düzenlemekte zorluk çekerler. Genellikle, sürekli zihinsel çaba gerektiren görevlerden kaçınırlar. Sık sık eşyalarını kaybederler. Dikkatleri dış uyaranlarca çabuk dağılır. Oldukça unutkandırlar ve elleri ayakları kıpır kıpırdır. Sınıfta veya oturulması gereken yerlerde kalkar; uygunsuz koşullarda koşuşturur ya da tırmanırlar. Çoğu zaman hareket halindedirler, çok konuşurlar, sorulan soru tamamlanmadan cevap verirler; sırasını bekleyemez; söz keserler. Dikkat eksikliği veya aşırı hareketlilik belirtilerinden biri daha ön planda olabilir.
  • Davranım Bozukluğu
    Bu bozukluğu gösteren çocukların temel özellikleri; başkalarının temel haklarını veya yaşa uygun toplumsal norm veya kuralları sürekli ve tekrarlayıcı bir biçimde saldırıya uğratmalarıdır. Çoğu zaman başkalarına kabadayılık eder; kavga-dövüş başlatır, kavgada bıçak, tabanca vb aletler kullanabilirler. Başkalarını fiziksel olarak yaralayabilirler. Acımasızdırlar, insanlara ve hayvanlara yönelik saldırgan davranışlar gösterebilirler. Yaralama, öldürme gibi eylemler, hırsızlık eylemleri, zorla cinsel eylemde bulunma davranışları gösterebilirler.
  • Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu
    Toplumsal norm ve başkalarının temel haklarına saldırı olmaksızın olumsuz, düşmanca ve karşı çıkma tarzındaki davranışlarla belirli bir yıkıcı davranış bozukluğudur. İlk belirtileri çocuğun davranışları normal görülse de okul öncesi dönemde ortaya çıkar. Bu dönemde çocuk; sık sık hiddetlenir; büyükleriyle tartışmaya girer; kurallara uymaya karşı gelir veya reddeder. Çoğu
Devamı

BEBEKLERDE VE SÜT ÇOCUKLARINDA YEME VE BESLENME BOZUKLUKLARI

  • Pika (Yenilmeyen Maddelerin Yenmesi)
    Besin değeri olmayan maddelerin devamlı olarak yenmesidir. Çocuklarda kâğıt, pastel boya, zamk, pislik, ağaç, çeşitli amaçla kullanılan boyalar, dışkı, toprak veya herhangi başka nesneleri yiyebilir. Normalde bebekler nesnelerin ne olduğunu anlamak için birçok nesneyi ağızlarına sokarlar fakat bu bir yaşına kadar biter. Bu yenemeyecek nesneleri yeme davranışı 1- 1,5 yaşından sonrada devam ediyorsa bu hastalığın tanısı konur.
  • Ruminasyon Bozukluğu (Yeniden Çiğneme)
    Mide içeriğinin bulantı veya sindirim sisteminde bir bozukluk olmadan istemli olarak ağza geri getirilmesi ve yeniden yutulması şeklinde tanımlanır. İki şekli vardır: Birincisi; psikojenik geniş geviş getirme bozukluğudur. Bu sorun dışında normal gelişim gösterirler. Bu tip bozukluklarda annenin bebeğe yeterinden az duygusal aktarımda bulunduğu, daha az uyaran verdiği veya yeteri kadar anne-bebek bağlantısının olmadığı ileri sürülmektedir. İkincisi, kendini uyarma ile ortaya çıkan geviş getirme bozukluğudur. Bu tip bozukluk ise zeka geriliği ile yakından ilgilidir ve bebeklikten yetişkinliğe kadar herhangi bir zamanda başlayabilir.
Devamı

TİK BOZUKLUKLARI

Tikler, normal davranışı andıran, ani ve tekrarlayıcı hareket, jest ve seslerdir.
Basit Hareket Tikleri: (1–2 saniyeden kısa) Göz kırpma, burnunu kıvırma, dudak yalama, yüz buruşturma, ani kafa atımları, omuz silkme, parmaklarıyla oynama veya tıklatma, ayaklarını sallama, vurma, sekme, ayak bileğinden germe.
Karmaşık Hareket Tikleri: (daha karmaşık, anlamlı ve uzun süreli) El veya yüzün anlamlı hareketleri veya yavaş bir baş hareketi, şaşırmış ya da anlamamış gibi bakmak, eşyalara veya insanlara dokunma, parmaklarıyla sayı sayar gibi yapma, bir ileri iki geri adımlama, çömelme, eğilme ve bükülme hareketleri.
Basit Ses Tikleri: Öksürme, burun çekme, boğaz temizleme, ıslık çalma, hayvan ve kuş sesleri.
Karmaşık Ses Tikleri: Heceler veya kelimeler söyleme, koprolali (küfür etme tiki), ekolali (aynısını söyleme), palilali (son harf veya hecenin tekrarı).

  • Tourette Bozukluğu
    Çocukluk çağlarında başlayan kronik nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Eşzamanlı olarak ortaya çıkmasalar da hastalık sırasında kimi zaman hem çoğul motor (hareketle ilgili), hem de bir ya da birden fazla vokal (ses çıkarma) tik ortaya çıkmıştır. Tikler aralıklı veya hemen her gün, günde birçok kez ortaya çıkmaktadır.
  • Kronik motor veya Vokal Tik Bozukluğu
    Tourette bozukluğuna benzer. Tanı için basit ya da karmaşık olan motor veya vokal tiklerden birinin varlığı yeterlidir.
  • Geçici Tik Bozuklukları
    Tekil ya da çoğul motor ve/ya da vokal tik (yani birden ortaya çıkan, hızlı, yineleyici, ritmik olmayan, basmakalıp motor hareketler ya da ses çıkarmalar); bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya veya toplumsal, mesleki alanlarda veya önemli diğer işlevsellik alanlarında belirgin bir bozulmaya neden olur. Birçok olguda tikler ruhsal kökenlidir,
Devamı